Van Milletvekili Gülaçar, 'Mülteci düşmanlığında yeni adım: Dua düşmanlığı'
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu'nda gerçekleşen Türkiye'de Düzensiz Göç ve Düzensiz Göçle Mücadele-Van Örneği raporunun görüşülmesi toplantısında söz alan İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Sözcüsü Van Milletvekili Osman Nuri Gülaçar'ın sözlerinin bir kısmı belirli yayın organlarında servis edilerek hedef gösterildi.
Gülaçar’ın “Bir dua alacağız, o dua bizi yarın muhafazada tutacak.” sözlerini gündem yapanlar arasına Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ da bulunuyor. Van Milletvekili Gülaçar konuya ilişkin açıklamalarda bulundu.
İşte
Van Milletvekili Osman Nuri Gülaçar'ın yaptığı o önemli açıklama:
“Bugün Cumhuriyet gazetesi ve mülteci düşmanlığı ile nam salmış birkaç yayın organı TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu olarak 15 Haziran 2022 tarihinde gerçekleştirdiğimiz “Türkiye’de Düzensiz Göç ve Düzensiz Göçle Mücadele-Van Örneği raporunun görüşülmesi toplantısında sarf ettiğim sözlerin bir kısmını alarak sözüm ona hedef göstermeye çalışmıştır. Mülteci kelimesini her gün düzenli olarak arama motorlarından aratıp bildirim alan ve bu konuda siyasi rant devşirme uzmanı olan Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ da gecikmemiş, mal bulmuş mağribi gibi atlamış bir iki kelam etmiş. Fakat Özdağ’ın da mülteci düşmanı olan yayın organlarının da konuşmamızdan aldıkları kesiti anlama imkanları yoktur. Biz yine de kamuoyunun dikkatine Meclis tutanaklarında yer alan tüm konuşmamızı paylaşacağız. Ancak milletimizin dikkatini çekmek istediğim bir konu var. Zikrettiğim şahısların bizim anlam dünyamızda paha biçilmez olan bir olayı anlamalarını beklemiyorum. Zira aramızda hem varoluşsal hem de kavramsal zemin farkı var. Biz bir duanın gücüyle bir milletin kaderinin değişeceğine inanırken, onlar bu inanca sadece müstehzi bir edayla yaklaşırlar. Konuşmamda insani olan ilişkilerin günlük siyasete malzeme edilmemesi gerektiğini ifade etmiştim. Buna rağmen siyasetlerini sadece mülteci düşmanlığı üzerinden bina eden güruhlar bu uyarıyı dikkate almamış.
“Tadamon Katliamı”
Komisyon toplantısında yaklaşık 14 milyon Suriyelinin yerinden olduğu dile getirildi. Ben de bu kadar insanın yerinden göç etme sebebine ilişkin sembolik bir örnek verdim. Son zamanlarda sosyal medyada dolaşan “Tadamon Katliamı” olarak bilinen bir vahşi katliamın bu insanların memleketlerinden kaçmalarına sebep olan olaylarından biri olarak örnek verdim. O videoyu izleyen her vicdan sahibi insan, bu insanların ilk olarak komşu ülkeleri Türkiye’ye sığınmalarını anlayabilir. Biz şerefli bir tarihi olan kıymetli bir ülkeyiz. Avrupa’nın faşist, ırkçı ve nefret siyaseti bizim ülkemize asla yakışmaz.
15 Haziran 2022 tarihinde İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu toplantısında Van Milletvekili Osman Nuri Gülaçar’a ait kayda geçen sözler:
“Şurada, bu yaklaşık on, on beş dakikalık bir videodur. Suriye askeri... Gözleri tamamen kapalı, elleri arkadan bağlı, bir çukurun önüne getirilip oraya atılırken kurşunlanan insanların, ki bu 2013 görüntüleriymiş. Bu adamlar niye kaçtılar? O 14 milyon, 15 milyon insan niye buralara geldi sorusuna aslında verilen cevaptır o video, “Tadamon Katliamı” diye geçer. Lütfen, bütün arkadaşlarımız baksınlar. En az on, on beş dakika süren -Allah'a yemin ederek söylüyorum- o videoyu seyrettiğim gece uyuyamadım. Böyle bir vahşetten hareketle o insanlar bize geldiler, dünyaya sığındılar ama biz onların sıfırında komşularıyız bize geldiler. Biz de şerefle, güzellikle misafirperverliğimizi gösterdik ve onları ağırladık. Kendi şehrim için söylüyorum 600’e yakın aile geldi, vallahi kendi ailelerimiz gibi sahiplendik ama o insanlar da kısa bir zaman içerisinde bize çok güzel bir uyum gösterdiler. Her şeye riayet ettiler fakat gördüğüm kadarıyla biz insani olan şeyleri de bazen siyasetimize maalesef alet ediyoruz. İnsani olan şey... Şimdi, bunu nereden alıyoruz, niye bu kadar bu işin üzerinde duruyoruz? Çünkü şu an Avrupa ırkçılık noktasında, özellikle yabancılara olan düşmanlık noktasında çok korkunç bir noktaya geldi. Eğer Avrupa’da siyaset yapmak istiyorsanız aşırı sağcı, milliyetçi, faşist, her neyse bunun adı, illa o argümanı kullanacaksınız ve oradan hareketle siyaset yapacaksınız. Avrupa’nın şu an geldiği felaket noktası burası. Benim ülkem bunu hak etmiyor. Biz, mültecilik üzerinden, sığınmacılık üzerinden siyaset yapmamalıyız. Ortada insani bir şey var ve bizim topyekûn sahip çıkmamız lazım. Şu an ülkem, STK’lerimiz -Allah onlardan razı olsun- Suriye’nin içerisinde; işte, briket evler şu ana kadar 57 bin mi yapıldı Sayın Bakanım? Şimdi, orada, bizim desteğimizle ayakta kalan milyonlarca insan var. Bu, bugün, yarın, bir başka gün önümüze gelecek arkadaşlar. Belki bizim orada kurduğumuz bir briket ev veya o sığınmacılara sağladığımız birkaç lokma ekmek, bizim çocuğumuza gelecek olan musibete engel olacak, başımıza gelecek bir kazaya, belaya engel olacak. Bir dua alacağız, o dua bizi yarın muhafazada tutacak. Ama eğer biz bu konuyu siyasetimize malzeme olsun diye kullanırsak, eyvah! Bizim de Avrupa’dan, Avrupa’daki nefret dilinden, evet, ırkçılardan bir farkımız kalmayacak. Buraya dikkat etmemiz lazım.
Şahsen, kendi ilim de dâhil olmak üzere diyorum… Benim ilimde de çok ciddi bir düzensiz göçmen akımı vardı. Ama Allah’a hamdolsun şu an belli seviyelere indi yani daha doğrusu çok çok aşağılara inmiş oldu. Bu da bizim açımızdan olumlu bir gidişat. Bizim, mültecilik sorununa, düzensiz göç sorununa, sığınmacı sorununa -hiçbir şekilde siyasete alet etmeksizin- acaba daha ortak bir paydayla ne kadar güzel şey üretebiliriz diye bakarak bu işi çözmemiz lazım. Doğrudur, bizim insanlarımız etkileniyorlar. Özellikle, sığınmacılarla ilgili özel haberler, kasıtlı haberler, bilinçli haberler yapılıyor. Bu haberler üzerinden onlara saldırılar gerçekleştiriliyor, tamamen bilinçli bir şekilde oluşturuluyor bunlar; hem bu ülkenin itibarını hem de bu şerefli milletin kıymetini, misafirperverliğini de ayaklar altında almanın gayreti içerisinde. Bunların yanlış olduğunu ifade edeyim. Ülkem adına söylüyorum, milletimiz adına söylüyorum; biz bu noktada, değer noktasında, sahiplenme noktasında -kendi memleketim başta olmak üzere yani orada gösterdiğimiz misafirperverlik başta olmak üzere- dünyanın fersah fersah önündeyiz.
O yüzden, o yapılan çalışmaları da ben gerçekten takdir ediyorum, teşekkür ediyorum. Komisyonumuza da başarılar diliyorum inşallah.”