• Haberler
  • Gündem
  • Van SDİ, 'Soykırım ABD'nin Hem Uzmanlık Alanı Hem de En Büyük Yalanıdır'

Van SDİ, 'Soykırım ABD'nin Hem Uzmanlık Alanı Hem de En Büyük Yalanıdır'

Van Sivil Dayanışma İnisiyatifi (Van SDİ) üyeleri Zeve Şehitliğinde basın açıklaması yaparak, ABD'nin sözde soykırım açıklamalarına sert tepki gösterdi.

Memur-Sen İl Başkanı Mehmet Ali Uca’nın okuduğu basın açıklamasında, ABD, Ermeni Diasporası ile Türkiye düşmanı diğer çevrelerin bir anlamda “kutsal mesaj günü” olarak gördükleri 24 Nisan’da bu yıl, kendisinden talep edilen “büyük yalanı”, başkanları Biden’ın dilinden deklare ettiğini belirtti.

Zeve Şehitliği anıtı önünde yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Van Sivil Dayanışma İnisiyatifi olarak konuya; ABD’nin binlerce kilometre uzakta bir coğrafyada ve bir asrı aşan bir geçmişte, 1915 yılında yaşananlara dair ilgisinin hukuken dayanaksız, bilgisinin ilmen yetersiz olduğu perspektifiyle bakıyoruz.

Soykırım; ABD açısından kuruluşundan bugüne kendi ülkesinde ve dünyanın birçok bölgesinde icra etmekten imtina etmediği uzmanlık alanıdır. Soykırım yoluyla işgale, sömürü yoluyla kaynakları ele geçirmeye dair emperyalist politikalarla hareket eden ABD; Vietnam’da, Afganistan’da, Filistin’de, Irak’ta, Suriye’de doğrudan ve vekalet verdiklerinin eliyle dünyanın birçok ülkesinde kan dökmüş ve can almıştır. Ülke coğrafyasının yerleşik yerlilerine yönelik kapsamlı soykırım, siyahi vatandaşlarının insan onuruna yönelik saldırılar ve kültürel soykırım da dahil olmak üzere kuruluş sermayesi “soykırım” olan ABD’nin de, Başkanının da 1915’e dair konuşma hakkı yoktur. ABD’nin ve özellikle de Başkanının Ermeni Diasporası'nın gönlüne/gözüne girme hedefiyle tarihe dair büyük yalan ve diplomatik zemine yönelik kapsamlı hezeyan üretme çabasını; anlamsız, ahlaksız ve akılsız bir tavır olarak görüyoruz. Biden'ın açıklamasını; ABD'nin güvenilmezliğinin tesciline, müttefik sıfatının tenkisine gerekçe sayıyoruz. Devletimizin konuyla ilgili ABD'ye karşı tutumunu destekliyor, 1915 olaylarına yönelik duruşunu ve konumunu doğru buluyoruz. Alınan bu kararların insanların acısını paylaşmaktan ziyade Türkiye’ye karşı koz olarak kullanılmak istendiği açıktır. Özellikle Batılı ülkelerin, kendi karanlık geçmişleriyle yüzleşmeden, sömürge uğruna tüm dünyayı savaşa sürüklemelerinin izahını yapmadan, Ülkemizde 20.Yüzyılın başında bütün topraklarımıza göz dikerek yapmış oldukları işgal ve soykırımların hesabını vermeden Türkiye’yi ve öncesinde Osmanlı’yı soykırım ile suçlaması ikiyüzlülüktür.

Öyle ki, 20.Yüzyılın ilk çeyreğinde ülkemizin her bölgesinde birçok kent ve köy, Yunanlılar, Fransızlar, İngilizler ve özellikle Ermenilerin yaptığı katliamların izlerini taşımaktadır. 1915’te, Ermenilerin Doğu vilayetlerinde; halka yapmış olduğu zulüm ve kıyım, işgal ettikleri vilayetleri terk ederlerken arkalarında, yakılmış ve harap edilmiş köyler; işkenceye uğramış bedenler, kötü muameleye maruz bırakılmış kadınlar ve binlerce insana ait dökülmüş kan bıraktıklarını unutmadık. Ermenilerin, Erzincan, Erzurum, Muş, Sivas, Bitlis, Diyarbakır ve Van’da yaptığı katliamlarda 1910 ile 1922 yılları arasında 523 bin Vatandaşımızı katlettiklerini unutmadık.

Bu yıllarda Ermeni çetelerinin yapmış olduğu soykırımlar sırasında, sadece Van ilimizde 30 binden fazla Vatandaşımız şehit edilmiş, daha fazla vatandaşımız da bedenlerine ulaşılmadan yakılarak ve Van Gölü’ne atılarak Ermeni Çeteleri tarafından kayıplara karıştırılmıştır. Van’ı terk etmek zorunda kalan Caniler, Van'ı ateşe vererek, birçok köyde katliam yapıp, Van Gölü’nü adeta kan gölüne çevirdikleri ortadadır. Ayrıca Müslümanlara ait mekanların neredeyse tamamını tahrip edip bölgeden ayrılmışlardır.

1915 yılında, ilimizde Ermeni zulmünden ötürü Şehit olan çoğu çocuk, kadın ve yaşlı 2 bin 500 Müslüman’ın anısına ve Şehitlerimizin aziz hatırası asırlarca yaşatılsın diye Zeve Şehitliği yapılarak Ermeni Soykırımı kayıtlar altına alınmıştır. Bu kayıt örnekler dışında ülkemizin uluslararası platformlarda, yıllardır arşivlerin karşılıklı olarak açılması gerektiğini söylemesine; bu meselenin siyasi değil tarihsel bir mesele olduğunu dile getirmesine rağmen, başta Ermeniler olmak üzere, sözde soykırımı kabul edenler, Türkiye’nin bu teklifine karşı susmaya devam etmişlerdir. Dolayısıyla Türkiye’nin “ortak tarih komisyonu kurulması” teklifine destek vermeye yanaşmayan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin 1915 olaylarına dair değerlendirmesini bilinçli şekilde ıskalayan, kendi ülkesinin tarihçilerinin konuyla ilgili söylemlerine kulak tıkayan devletin de o devletin Başkanının da söylediği sözün anlamı ve geçerliliği yoktur. Daha da ötesi gerçekle temas etmekten özenle kaçınan ABD’nin ve yöneticilerinin bizim ve milletimizin nezdinde itibarı dünde olmamıştır bugün de yoktur.

ABD ve Başkanı şunu unutmamalıdır ki; İnancımız, medeniyetimiz ve şanlı tarihimiz hiçbir şekilde “soykırımla” ilişkilendirilemez. ABD ve Başkanı, tarih konusunda akreditasyon kurumu ya da öznesi değildir. Hepsinden önemlisi Türkiye’de eski Türkiye değildir ve Hasılı, İnancımızın, değerlerimizin ve kadim medeniyetimizin hayat bulduğu Anadolu’da “biz” kapsamındaki hiçbir devlet; kesin ve tartışmasız olarak “soykırım” fiilinin faili, iştirakçisi ve azmettiricisi olmadı ve bundan sonra da olmayacaktır. Çünkü bizim inancımız ve ondan neşet eden insana dair bakışımız; “bir insanı öldüren bütün insanlığı öldürmüş, bir insanı yaşatan bütün insanlığı yaşatmış gibidir” anlayışını esas alır.

Van Sivil Dayanışma İnisiyatifi olarak; Türkiye’nin yönünü değiştirmeye, gücünü eksiltmeye, insani faaliyetleri engellemeye dönük her türlü girişime karşı ses olmaya; milletimizin hukukunu, ecdadımızın onurunu, medeniyetimizin yüceliğini her yerde korumak için mücadele etmeye devam edeceğiz” denildi.

Bakmadan Geçme