• Haberler
  • Gündem
  • Van TSO Başkan Adayı İzzet Çoban'dan Önemli Açıklamalar

Van TSO Başkan Adayı İzzet Çoban'dan Önemli Açıklamalar

Van Ticaret ve Sanayi Odası (VAN TSO) seçim heyecanı şimdiden başladı. VAN TSO başkan adayı olan İzzet Çoban, Van halkına ve iş insanlarına önemli açıklamalarda bulundu.

Son zamanlarda özellikle Van TSO seçimleri yaklaşırken İzzet Çoban ismini çok duyuyoruz. Tanımayanlar için İzzet Çoban kimdir?

"Ben Van'da doğdum, çocukluğum bu şehrin sokaklarında geçti, burada okul okudum, öğretmenlik yaptım. Yani öğrenmeyi ve öğretmeyi bu şehirde öğrendim ben.

Sonra ikinci üniversiteyi de burada kendi topraklarımda okudum ve ticari hayatımı, yatırımlarımı hep Van'da yaptım. Evli ve iki çocuk babasıyım."

Van Ticaret ve Sanayi Odası için adaylığınız söz konusu. Neden aday oldunuz, aday olmadaki en büyük etken neler ve bu süreci değerlendirir misiniz?

"Bence herkes geçmişine vefa borcuyla ve geleceğine miras bırakmak azmiyle içinde bulunduğu her alanda, kendi meslek örgütünden başlayarak sistemi değiştirmek için çalışmalı. Koltukların ve onların sağladığı etiketlerin değil, insanların kıymetli olduğu bir sistem için çalışmalı. Kutuplaştıran ve düşmanlaştıran bu dilden kurtularak ve insanları amasız fakatsız ayırmayı bırakarak birleştirici ve kapsayıcı gücün pozitif enerjisiyle çalışmalı. Ben VAN TSO başkanı olursam şimdikinden çok daha fazla çalışacağım daha fazla yorulacağım, maddi ve manevi olarak ağır bir yükün altına girdiğimin bilinciyle kendime, kentime ve sevdiklerime vefa borcumu ödemek için aday oldum."

Birleştiricilikten kastınız nedir?

"Son zamanlarda maalesef şehrin, ülkenin hatta dünyanın en büyük hastalığı haline geldi insanları bölmek ve kutuplaştırmak. İnsanları inançlarına, sosyoekonomik durumlarına, dünya görüşlerine, dillerine göre ayrıştırmak çağın en büyük hastalığı haline geldi. Ve maalesef bu da bir pandemi hâline dönüştü. Girmediği yaşam alanı kalmadı neredeyse. Aynı kurumda çalışan insanlar birbirine selam vermiyor maalesef. Aynı ilçede hatta köyde yaşayan insanlar birbirlerini şucu veya bucu diye ayırmaya başladı. Bu öyle korkunç bir hal aldı ki insanlar kendilerinden olmayanların yaşam haklarını bile savunmaz oldular. Oysa bizi ayrıştıran tek bir etken varken bizi birbirimize bağlayan onlarca şey var. Ama sorun şu ki bizi birbirimize bağlayan etkenlerden bahsetmeye herkesin korkuyor olması. İşte o korkulanı öğrenci kampüste, öğretmen okulda, sağlıkçı hastanede, işçi ve işveren birlikte sokaklarda dile getirdiğinde bitecek bu hastalık. İşçiye, öğrencilere, memurlara ve sendikalara bakın herkesin üzerine ölü toprağı serpilmiş gibi. Demin dediğim gibi herkes kendi sahasında bu hastalıkla mücadele etmeye başlamalı ve dönüşümü herkes kendi alanında gerçekleştirmeli. Herkes yaşadığı, çalıştığı alanı bu hastalıklı zihniyetten arındırır ve hoşgörüyle renklendirirse birleştiriciliğin asli gücünü görmüş olacak."

Kentin ekonomisi için neler söylemek istersiniz?

"Genel anlamda zaten ekonomik bir sıkıntıdan bahsedebiliriz yani sadece Van için değil. Ama tabi ki olayı mikroekonomi olarak değerlendirdiğimizde ilimiz diğer illere göre geride kalmış durumda. Bunun aslında birçok nedeni var. Sanayileşme alanında özellikle çok geride kaldığımız aşikâr. Diğer taraftan son zamanlarda turizm alanında cansuyu olabilecek bir Kapı köyün uzun zamandır kapalı olması ayrı bir faktördür. "

Kapıköy' den bahsetmişken turizm alanında gelişime açık bir konum damıyız ve bunu değerlendirebiliyor muyuz?

"Elbette ki gelişime açık bir konumdayız. Baktığınız zaman Van sadece illere komşu değil ülkelere dahi komşuluğumuz var. Geçmiş dönemlerde iyi yönetilmiş fakat tek başına yeterli olmayan bir İran pazarı yaratılmış. Bunun yanında yapılabilecek tanıtımlarla Ermenistan, Gürcistan ve Kuzey Irak pazarının yanı sıra Avrupa’nında turist göndermesi ile beraber şehrimizin nasıl bir canlılık kazanacağı kaçınılmaz bir gerçektir. Kapıköy içinde çok basit bir şey Türkiye' nin tüm kapıları açıkken Kapıköy ve Esendere kapılarının kapalı olması çok düşündürücü ve iyi yönetilmemiş vahim bir durumdur."

Her zaman üretimden bahsediyorsunuz konuyu açıklar mısınız?

"Van 20 milyon 921 bin dekar yüzölçümüne sahip. 2 milyon 892 bin dekar tarım alanı, 5 milyon 328 bin dekar mera alanı var. Bu şehirde sadece endemik türlerle yapılabilecek tarımsal faaliyetler şehrin çehresini değiştirir. Van Ermeni dönemlerinde üzüm ve elma yetiştiriciliğinde ve işletmesinde çok ileri gitmişken, 21. Yy Türkiye’sinde biz üzüm ve elma üretiminde geriye doğru gidiyoruz. Bir dönemler ülkenin küçükbaş hayvan stoku durumunda olan Van şuan eski konumuna göre çok geride maalesef. Limanlara ve sanayi şehirlerine uzaklığı sebebiyle sanayileşmede tercih edilmeyen Van neden tarımsal üretimde ve hayvansal ürünlerin üretiminde ülkede ciddi bir atılım yapmasın. Bir dönem kundura fabrikası, yün iplik fabrikası, kiremit fabrikası, şeker fabrikaları ve Van et entegre tesisi ile hem üretim hem de istihdam anlamın da başarılı girişimler yapılmış iken bu durum şu anda maalesef tam tersine. Şehirlerin mikroekonomi sistemlerinde grafiksel olarak küçük veya büyük bir yukarı tırmanma eğilimi görülürken bu Van için tam tersine aşağıya doğru iniş olarak kendini göstermiş durumda. Bu durum genç işsizlik, şehir ekonomisinin çöküşü ve uzun sürece yayıldığında vasıfsız iş gücünün oluşması ve düzensiz göçe sebep olmaktadır. Bunların önüne geçmek, iş gücünü doğru kanalize edip kentte istihdam sağlamak hem göçün önüne geçecek hem de kalifiye iş gücü üretimi için önayak olacaktır. Özetle üretim hangi alanda olursa olsun istihdamı, kalifiye işgücünü, kentin ve kentlinin refahını birlikte getirecektir."diyerek konuşmalarını notaladı.

 

WhatsApp İhbar Hattı
05076419903
ÇEKİN, GÖNDERİN, YAYINLAYALIM!

Bakmadan Geçme

Van Hakimiyet Gazetesi - Bizi Sosyal Medyada Takip Edin!