Türkiye’de genel seçimlerin 14 Mayıs’ta yapılacağı artık kesin gibi. En önemlisi halen darbe anayasasıyla yönetilen Türkiye’de demokrasiyi sağlamaya çalışan ve kendisi için son ve bir o kadar önemli olan seçimi kazanmak isteyen ve 22 yıldır ‘Söz Milletindir!’ diyen Recep Tayyip Erdoğan var karşımızda.
Türkiye’de milletçe demokrasiyi fiilen hissettiğimiz 22 yıllık bir AK Parti döneminden geçtik. 14 Mayıs’ta YSK aksi bir karar çıkarmaz ise genel seçimler belirlenen tarihte yapılacak. Bir tarafta Erdoğan’a ihanet ettikleri halde örnek alarak parti kurdukları yıl iktidar sahibi olacaklarını zannedenler, diğer yandan 1950 yılına kadar tek adam rejmiyle antidemokrat fiiliyatlarıyla meşhur olan malum parti!
****
Cumhuriyet’in ilanından 1945’lere kadar iki kez birden çok parti kurulma girişimi oldu. İkisine de müsaade edilmedi. Bunlardan birisi olan Kâzım Karabekir Paşa’nın kurduğu partinin (Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası, 1924) kapatılma gerekçesi neydi biliyor musunuz? Partinin tüzüğünde, ‘halkın dini değerlerine saygılı olunacağı’ yazılmasıydı.
Buradan ‘Z’ kuşağına maval anlatanlara söylüyorum: 22 yıldır babalarımız, dedelerimiz neden AK Parti diyor gördünüz mü? Şuanda denenmemişi denemek diye sizi yanılttıkları konu. Oysa ki, büyüklerimiz yani onların söylemiyle ‘X’ , ‘Y’ kuşakları bunları ve zihniyetlerini denedi ve gördü.
****
Darbe anayasasıyla yönetilen bu ülkede yıllardır demokrasi mücadelesi veren Erdoğan. Parti kapatma olaylarıyla bile mücadele etti. Oysaki demokrasinin olmazsa olmaz iki ana ekseni vardır; birincisi, halkın idaresi (seçimle iktidarların belirlenmesi), ikincisi de muhalefet parti ya da partilerinin olmasıdır. Erdoğan tam da bunu yaptı.
****
14 Mayıs 1950’de, ilk defa serbest ve hür seçimler yapıldı.
Demokrat Parti, ‘Yeter Söz Milletindir!’ diyerek seçimlere katıldı ve 416 milletvekili çıkararak iktidar oldu. Yalnızca 69 milletvekili çıkarabilen CHP ise, 27 yıllık iktidarını sonlandırmak zorunda kaldı.
14 Mayıs 1950 seçimleriyle ilk defa milletin dediği oldu, milletin seçtikleri iktidar oldu. Tam da bu nedenle bu yıl sandıklara gideceğimiz tarihin yani ‘14 Mayıs’ın resmi bayram olarak ilan edilmesinin yerinde olacağı kanaatindeyim.
****
Tabi ki bunun birde bedeli olacaktı. O bedeli de Menderes ve arkadaşları ödedi. Millet adına yapılan siyasi mücadelede ilk şehitler; milletin iktidarını alaşağı edenler tarafından işlenen cinayetler marifetiyle 1960 ihtilalinden sonra verildi. Başbakan Menderes ve iki bakan arkadaşı, düzmece bir mahkeme ile idam edildi.
Gelip geçen tüm siyaset ve devlet insanlarımız bu durumun farkındaydı lakin bunlardan hiçbirisi risk alıp milletin emanetine sahip çıkmadı, çıkamadı. Her birisi ‘hükümetçilik’ oynayıp gittiler.
****
En son 2001 yılında Erdoğan ile yeni bir sayfa açarak, 22 yıl parlak bir dönem geçirdik. Eksikler, hatalar olmuştur. Bunları bir kenara koyup, 2023 yılının 14 Mayıs’ında demokrasi bayramımızı hep birlikte yaşayalım.