Geçtiğimiz günlerde beni hayrete düşüren bir an yaşadım. Almanya’nın Köln şehrinde yaşayan Kemal Petriçli isimli bir okurum postayla mektup göndermiş.
Mektup dediğim dijital ortamdan iletilen bir mektup değil haa! Posta yoluyla yaklaşık 20 gün yolculuk etmiş ve bana ulaşmış bir mektuptan bahsediyorum. Petriçli’nin, mektubunu Köln’den Van’a postayla göndermesi beni oldukça heyecanlandırdı . Öncelikle bu davranışından dolayı bana yaşattığı heyecan dolu anlar için kendisine teşekkür ediyorum.
Petriçli’nin mektubunu elime aldığımda çok heyecanlanarak açıp okudum. Almanya’dan yazılarımı takip ettiğini yazmış. Hem takdir etmiş, hem de eleştirmiş! Buraya kadar gayet normal sorun yok.
Ancak, mektupta yazılarımın hükümeti destekleyici yazılar olduğunu yazması dikkatimi en çok çeken konu oldu. Yoksa, sayın Petriçli'yi Almanya’dan Van’a hükümet aleyhine bir mektup yazacak kadar rahatsız mı etmişti!? Haaa.. birde bunlardan bahsederken, kendisini de Aristokrat olarak tanımlamış Sayın Petriçli.
Bir süre internet üzerinden Kemal Petriçli hakkında araştırma yaptım. Gördüm ki; gerçekten çok sayıda kitap ve makale yazmış ve Aristokrat olduğunu da kabul edenler var.
(Aristokrat ne demek? TDK: Soylu ve seçkin insanlar için kullanılan bir sözcüktür.)
Bende bu mektuba karşılık sayın Petriçli’ye köşemde bir mektup yazarak, cevap vermek istedim.
Öncelikle Sayın Petriçli’ye hükümet sözcülüğü yapmadığımı belirtmek istiyorum. Hangi ülke vatandaşı olduğunuzu bilmediğim için peşin konuşmak istemiyorum. Ben anne kürt, baba kürt, kürt oğlu kürt bir Türkiye vatandaşıyım. Bizler için her şeyden önce ülke ve millet menfaati önde gelir. Söz konusu devletimiz ve milletimiz olduğu zaman doğruları söylemekten asla imtina etmeyeceğimi bilmenizi isterim. Bu nedenle hükümet kim olursa olsun doğruya doğru, yanlışa yanlış diyoruz. Bu anlamda doğru bildiklerimizi söylemeye ve yazmaya devam edeceğiz. Van’da yazdıklarımız, dünyanın diğer ucundaki insanları rahatsız etse bile…
Van’dan Almanya’ya kucak dolusu sevgilerimi yolluyorum.
Kalın sağlıcakla…